Site Rengi

DOLAR 32,5192
EURO 34,9079
ALTIN 2.423,37
BIST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 27°C
Az Bulutlu
Eskişehir
27°C
Az Bulutlu
Per 22°C
Cum 25°C
Cts 22°C
Paz 21°C

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında Konuştu

15.08.2019
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Çok çalışmak derken şahsınız için değil, partimiz ve ülkemiz için çok çalışmayı kast ediyorum. AK Parti’ye ne bu kifayetsiz muhalefet zarar verebilir, ne FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri zarar verebilir ne de dış güçler zarar verebilir. AK Parti’ye zarar verebilecek tek şey bu perspektifi, bu anlayışı, bu dava şuurunu kaybetmiş kendi içimizdeki arkadaşlarımızdır” dedi. 
AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, il başkanlarına çok çalışma uyarısında bulundu. Anahtar kelimenin "çok çalışmak" olduğunu belirten ve il başkanlarından çok çalışmalarını isteyen Erdoğan, “Çok çalışmak derken şahsınız için değil, partimiz ve ülkemiz için çok çalışmayı kast ediyorum. AK Parti’ye ne bu kifayetsiz muhalefet zarar verebilir, ne FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri zarar verebilir ne de dış güçler zarar verebilir” dedi.

""

Balkanlar’da yakalanan FETÖ üyelerine ilişkin konuşan Erdoğan, “En son MİT, Kosova istihbaratı ile yaptığı dayanışma içinde Balkanlar’daki 6 tane en üst düzey FETÖ temsilcisini anlaşarak aldılar getirdiler ve emniyet teşkilatına teslim ettiler. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Bunları paketleyerek buraya inşallah getireceğiz ve burada da hesaba çekeceğiz” diye konuştu.

“AK Parti’ye zarar verebilecek tek şey bu perspektifi, bu anlayışı, bu dava şuurunu kaybetmiş kendi içimizdeki arkadaşlarımızdır” diyen Erdoğan, “Her kim ki AK Parti’yi bırakıp sadece kendisi için çalışmaya başlamışsa bu parti ile birlikte ülkeye de yanlış yapıyor demektir. Her kim milleti bırakıp sadece kendine çalışmaya başlamışsa milletle birlikte bize de yanlış yapıyor demektir. Türk siyasi hayatında geçmişte önemli seçim başarıları elde etmiş, küçümsenemeyecek hizmetler yapmış olup da bir süre sonra cismi ve ismi ile silinip giden partilerin ortak özelliği bu hataya düşmüş olmalarıdır. Bir partide ‘küçük olsun benim olsun’ zihniyeti türemiş ve kök salmaya başlamışsa orada durum vahimdir. AK Parti’yi 2001 yılı Ağustos ayından beri bu zihniyetten uzak tutmak için elimizden geleni yaptık. Elbette zaman zaman bu yanlışa kapılanlar oldu, ikazlarımızı yaptık, müeyyidelerimizi de uyguladık. Hatasını anlayıp yeniden davaya sarılanlarla birlikte yolumuza devam ettik, hatada ısrar edenlerle de yolumuzu ayırmak mecburiyetinde kaldık. Metal yorgunluğu ile kast ettiğim hususlardan işte birisi buydu. Kısa sürede gerçekleştirdiğimiz değişim ile partimizin metal yorgunluğu, bu tehditten kurtulduk, şimdi yeniden diriliş hamlesi başlamış oldu. Arada ufak tefek eksikler varsa zaman içinde telafi ederek yolumuza devam edeceğiz. Ülke ve millet olarak yüz yılda bir yakalanabilecek tarihi bir fırsat döneminden geçtiğimizin farkındayız. Böyle bir fırsatın kimsenin şahsi hırsları veya hesapları yüzünden kaçırılmasına izin veremeyiz. Biz bu uğurda yedi düvelle mücadele ederken, birilerinin sadece kendi küçük dünyalarını müdafaa için etrafı kırıp dökmesine asla tahammül edemeyiz. Duygusal hareket edemeyiz, hissi hareket edemeyiz. Partimizin ilkeleri var. Biz bir siyasi partiyiz. Bunu kimse unutmamalı. Biz dostlarımızı artırmaya, düşmanlarımızı azaltmaya gayret etmeliyiz” şeklinde konuştu.

""

“Moral üstünlük Türkiye’de”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemiz aleyhinde nasıl yayın yaptığını, Türkiye’ye küresel sermayenin girmemesi için ne gibi gayretler sarf ettiklerini biliyorsunuz. Hatta bu oyuna gelip aramızdaki bazı arkadaşların, kusura bakmasınlar, ülkemizdeki ekonomik durumun sıkıntıda olduğuna dair açıklamalar yapacak kadar yanlışın içine düştüklerini de ve bunu toplantılarda yaptıklarını duymak bizi üzmüştür” dedi. 
AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 2017 yılının tamamına ilişkin büyüme rakamının yüzde 7,4 olduğunu kaydeden Erdoğan, “Ülkemiz 2002-2016 yılları arasında ortalama yüzde 5,7 büyüme oranı elde etmişti, 2016’da darbe girişimine ve terör olaylarına rağmen yüzde 3,2’lik bir büyüme oranında kalmayı başardık. Geçtiğimiz yıl yeniden bizim şahlanışımız oldu. Yüzde 7,4’lük büyüme oranı ile dünya ekonomisinin yüzde 85'ini temsil eden G-20 ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyoruz. OECD ve AB’de de yüzde 7,8’lik büyüme elde eden İrlanda’nın hemen arkasından ikinci sırada yer alıyoruz. AB ortalamasının yüzde 2,4 olduğu dikkate alındığında Türkiye’nin başarısı daha iyi anlaşılacaktır” diye konuştu. 

“Bir insan kendi ayağına kurşun sıkar mı?”

Türkiye aleyhine estirilen olumsuz havalardan bahseden Erdoğan, “Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemiz aleyhinde nasıl yayın yaptığını, Türkiye’ye küresel sermayenin girmemesi için ne gibi gayretler sarf ettiklerini biliyorsunuz. Hatta bu oyuna gelip aramızdaki bazı arkadaşların, kusura bakmasınlar, ülkemizdeki ekonomik durumun sıkıntıda olduğuna dair açıklamalar yapacak kadar yanlışın içine düştüklerini de ve bunu toplantılarda yaptıklarını duymak bizi üzmüştür. Ortada bu denli büyük başarı var, 11,2’yi üçüncü çeyrekte yakalamışsın, görünen köy kılavuz istemez. Biz yüzde 7-yüzde 7,5’u konuşuyoruz, hala bunlar konuşuluyor. Bir insan kendi ayağına kurşun sıkar mı? Ülkenin bu psikolojik üstünlüğünü uluslararası camiaya vermesi gereken arkadaşlarım bu tür yanlışı yaparsa bunun affedilir yanı olamaz. Felaket tellalları zaten davul zurna dolaşıyor, onlar yetmiyor mu, bize ne oluyor. Her gün, her saat susmak bilmeyen kriz söylemlerine, yatırımcıları ürkütmek için ortaya atılan onca yalana rağmen elde ettiğimiz bu büyüme oranı tüm milletimize moral vermiştir. Moral üstünlük Türkiye’de, milletimizde, bizde. Şimdi bize düşen görev hem içini doldurmak hem de ambalajı en güzel şekilde yapmak. Zaten siyasetçi de budur. Bunu yapamazsan başarıyı da yakalayamazsın. Kredi derecelendirme kuruluşlarının not oyunları, ardından döviz üzerinden yürütülen spekülasyonların tavan yaptığı bir dönemde böyle bir netice umuyoruz herkese ders olmuştur. Bu ters köşe yapmak değil, bu dünyada ekonominin şartlarını adeta yeniden belirleme sürecidir. Bu da böyle bilinsin” şeklinde konuştu. 

"Türkiye 2018 yılında oyunları bir kez daha bozacak haberiniz olsun”

Dünyanın Amerika ve Çin arasında baş gösteren ticaret savaşının sancıları ile kıvrandığı bir dönemde hala Türk ekonomisini zayıf göstermeye çalışanların art niyetli olduklarının altını çizen Erdoğan, “Tutturmuşlar bir şeyler, kur aşağı, kur yukarı, geçin bu işleri. Türkiye’nin ekonomisi ortadadır. Elhamdülillah bir Afrin operasyonu, Gezi olayları, 17-25 Aralık, bunları Türkiye geçirmedi mi? Bütün bunları geçirirken, 11,2’yi yakaladık, ortalama olarak şimdi de 7,4’ü yakaladık. Demek ki sizin koyduğunuz kuralların hiçbirisi geçerli değil. Teori başka bir şeydir, pratik başka bir şeydir. Siz teori ile pratiği birleştirebiliyorsanız selamlarım. Ama başaramıyorsanız sen yoluna ben yoluma. Eskiden derlerdi ya ‘esnafın çarıklısı’ bakıyorsun başarı almış başını gidiyor, bakıyorsun ki önünde kariyeri olanlar da batıyor. Bu iş başka bir şey. Onun için Kayserililer hep havaya girer. Dünyanın Amerika ve Çin arasında baş gösteren ticaret savaşının sancıları ile kıvrandığı bir dönemde hala Türk ekonomisini zayıf göstermeye çalışarak huzursuzluk çıkartanlar kesinlikle art niyetlidir. Onun için biz kendimize inanacağız, biz başarıya kilitleneceğiz, yolumuza da bu şekilde yürüyeceğiz. Döviz kurunu öcü gibi kullanarak milletimizin kafasını karıştırmaya çalışanlara kötü bir haber vereyim, üzülmesinler, Türkiye 2018 yılında elde edeceği yüksek büyüme oranı ile üzerinde oynanmaya çalışılan oyunları bir kez daha bozacak haberiniz olsun. Yabancı yatırımcıların ülkemize olan ilgileri giderek artıyor. Biz sermaye söz konusu olduğunda, yatırımcı, girişimci söz konusu olduğunda yerli-yabancı ayrımı yapmıyoruz. Çünkü ülkemizin büyümek için yatırıma, yatırım için de yatırımcıya ihtiyacı var. Uluslararası yatırımcılara sesleniyorum, kapımız size her zaman açıktır. Endişe etmeyin, özellikle yüksek teknoloji ve istihdam ağırlıklı yatırımlara her türlü destek ve teşviki sağlıyoruz. Aynı şekilde kendi iş dünyamıza da destek sağlıyoruz. Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan, yatırım ortamını iyileştirmek için çıkartılan kanun bu doğrultuda atılmış bir adımdır, devamı da gelecek. Ülkemizdeki girişimcilerimizin küresel çapta söz sahibi olmaya başladıklarını görmekten memnuniyet duyuyoruz. İhracatımız geçtiğimiz yıl 157 milyar doları aşarak rekor seviyeleri zorlamaya başladı. Şubat ayı sonu itibariyle yıllık ihracat 159 milyar doları geçerek tüm zamanların rekorunu kırdı. 2018 yılının bu bakımdan da bereketli geçeceği görülüyor. Geçen haftalarda savunma sanayi firmalarımız yurt dışında katıldıkları tek bir fuarda 800 milyon dolarlık sipariş aldılar. İhracatçılarımız dünyanın dört bir yanını dolaşarak hem alternatif pazarlar arıyor hem de ürün çeşitliliğine gidiyorlar. Hükümetimiz esnaflarımızdan çiftçilerimize kadar her kesime destek verecek yeni bir paketin çalışması içindedir. Buradan tüm milletimize, özellikle de iş adamlarımıza, piyasa dediğimiz dünyayı oluşturan kesimlere sesleniyorum, lütfen Türkiye’ye güvenin, bozgunculara, dedikoduculara, kriz rantçılarına prim vermeyin. Türkiye’nin imkanları ve potansiyeli hem karşı karşıya bulunduğu sorunların üstesinden gelmeye hem de ekonomik hedeflerini gerçekleştirmeye yeterlidir. Hükümetimiz üreten, çalışan, istihdam oluşturan, projesi olan herkesin yanındadır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Geçen hafta Macron’un kendisiyle görüştüm. Baktım garip garip şeyler söylüyor. Garip garip şeyler söyleyince de kendisine biraz frekansı yüksek oldu ama söylemek zorunda kaldım. Çünkü, bizim silahlı kuvvetlerimizi, bizi kalkıp da asla kabullenemeyeceğimiz bir yere oturtmak kimsenin haddine değil” dedi. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Zeytin Dalı Harekatı kapsamında etkisiz hale getirilen terörist sayısının 3 bin 800’e ulaştığını kaydetti. Afrin’de, Raco ve Cinderes gibi önemli tahkimat noktalarının ardından Afrin şehir merkezinin de ele geçirilmesiyle operasyonun amaçlarına büyük ölçüde ulaşıldığını söyleyen Erdoğan, “Şimdi, Tel Rıfat başta olmak üzere çevredeki diğer bölgelerin kontrolünü sağlamak üzere harekata devam ediyoruz. Bu arada, Menbiç’te dahil olmak üzere Suriye’nin diğer bölgelerindeki terörist unsurlara yönelik planlamalarımız da sürüyor. Aynı şekilde İdlib’i güvenli hale getirmeye yönelik faaliyetlere verdiğimiz katkıyı da devam ettiriyoruz. Şu ana kadar 12 gözlem noktasından 7’si bizim kontrolümüzde. Bununla sınır bölgelerini bu 12 gözlem noktasıyla kontrole alıyoruz. Şimdi 7’si tamamıyla bizim kontrolümüzde ve oralardan sınır bölgelerini kontrol ediyoruz. Diğerlerini de çok yakında faaliyete geçireceğiz. Böylece Doğu Guta, Halep, Rakka benzeri facialardan birinin de İdlib’te yaşanmasının önüne geçmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

“Menbiç’te geçmişte bize verilen çok açık sözler, taahhütler, beyanlar var. Biz oralardan hareketle bu konuşmaları, bu görüşmeleri yapıyoruz. Sıradan duyduğumuz laflarla hareket etmiyoruz” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
“Sayın Obama’dan tutun bugüne kadar, Sayın Obama’nın bizzat bana verdiği söz var. Neydi o söz; YPG’yi, PYD’yi biz Fırat’ın doğusuna göndereceğiz ve buraya da Menbiç’in kendi halkını alacağız. Kim onlar? Araplar. Oralarda yüzde 90 Arap dostlarımız yaşıyor. YPG’nin, PYD’nin orada yeri yok. Ama bunlar tam aksine onları doldurarak oranın yerli halkını Menbiç’ten çıkarttılar. Biz diyoruz ki; bunu tekrar geri döndürün. Aynı şeyi Tillerson’a da söyledim. Onun teklifi daha farklıydı. Kuzey sizde, güney bizde olsun. Bende dedim ki niye sizde, bizde olsun. Buranın sahipleri belli. Araplar. Tamamen onlara bırakılsın, teslim edelim. Biz belli bir süre burada bir güvenlik oluşturalım. Bunu birlikte yapalım, ondan sonra biz çekilelim, sistemi oluşturalım, burayı gerçek sahiplerine bırakalım dedim. Ona da sessiz kaldı ve o şekilde yol devam ediyor. Her şeye rağmen gecikmeyle de olsa biz bunların yerine getirilmesini bekliyoruz.”

""Ayn el Arap, Tel Abyad, Resulayn, Haseke gibi Irak sınırına doğru olan bölgelerin de terörden temizlenmesi için gerekli hazırlıklara başlandığını belirten Erdoğan, “Buralar bizim için her an bir tehdit unsurudur. Sınırlarımızda bu unsurların bulunmasına tahammül edemeyiz. Bakarsınız, bugün değil yarın bakarsınız her an bunlar taciz atışlarına başlayabilirler. Bunlara fırsat veremeyiz. Elbette müttefikimiz olan ülkelerin askerlerine zarar vermek gibi bir niyetimiz yok. Buralarda teröristlerin ellerini kollarını sallayarak dolaşmalarına müsaade edemeyiz. Tespit ettiğimiz her teröristi etkisiz hale getirmek bizim milletimize karşı bir sorumluluğumuzdur. A’dan Z’ye hükümetimiz, silahlı kuvvetleriyle, güvenlik güçleriyle bunu yapmak zorundadır. Yapmazsak bunu milletimize anlatamayız. Aynı şekilde Irak’ta da bölücü terör örgütünü üstlendiği yerlerden çıkartmak ve faaliyetlerini tamamen sona erdirme kararlılığındayız” açıklamasını yaptı. 

“Irak ile birlikte çalışmaya hazırız” 
Sincar’ın Kandil’in bir alternatifi olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bizim için Kandil neyse Sincar’da odur. Sincar terör örgütlerinden temizlenene kadar bu devam edecek. Bir gece ansızın oraya da gidebiliriz. Böyle tarih vererek bu işler olmaz. Anında. Irak hükümeti, kendilerine söylüyoruz; eğer bu işi yapacaksınız yapın, yapmayacaksanız bırakın biz yapalım. Onlar da taahhüdünü verdiler. Terör örgütlerinin faaliyetlerinin Irak topraklarında sona erdirilmesi hem bizim hem de Bağdat hükümetinin ortak sorunudur. Arzu ederlerse Irak'la bu konuda birlikte çalışmaya da hazırız. Güney sınırlarımızla ilgili tüm kararlılığımızı tüm dünyaya gösterdiğimize inanıyorum. PKK ile PYD’yi aynı görmeyen, DEAŞ ile mücadeleyle YPG’yle mücadeleyi eşdeğer tutmayan tüm yaklaşımlara kapımız kapalıdır. İster Suriye’de, ister Irak’ta olsun terör örgütünün harf oyunlarıyla ismini değiştirerek oynadığı oyuna katılmak isteyenler kendileri bilirler. Ha Ali ha Veli. Bizim için değişmez. Bunların hepsinin de aynı yılanın yavruları olduğunu biliyoruz. İsteyen herkese belgeleriyle, video kayıtlarıyla, fotoğraflarıyla gösteriyoruz ama inanmıyorlar. İnanmıyorsan yoluna devam. Biz teröristlere isim koymakla değil, onları ortadan kaldırmakla meşgulüz” ifadelerini kullandı. 

""Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a tepki 
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un terör örgütü YPG ile ilgili yaptığı açıklamalara tepki gösteren Erdoğan, “Son dönemde özellikle Fransa’nın bu konudaki yanlış bulduğumuz ve yanılgılardan kaynaklı umduğumuz tavrından üzüntü duyuyoruz. Geçen hafta Macron’un kendisiyle görüştüm. Baktım garip garip şeyler söylüyor. Garip garip şeyler söyleyince de kendisine biraz frekansı yüksek oldu ama söylemek zorunda kaldım. Çünkü, bizim silahlı kuvvetlerimizi, bizi kalkıp da asla kabullenemeyeceğimiz bir yere oturtmak kimsenin haddine değil. Eskiden beri ülkelerinde serbestçe faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarını dün bir kez daha en üst düzeyde ağırlayanlar, bunun Türkiye’ye karşı husumet ifadesinden başka bir anlamı olmadığını bilmelidir. Aynı terörist grubunun bir kısmı ise daha bu sabah yol yapım çalışması yapan işçilerin emniyetini sağlamakla görevli güvenlik güçlerimize saldırmışlardır. Saldırıda 6 güvenlik korucumuz şehit olmuş, 4 askerimiz ve 3 güvenlik korucumuz yaralanmıştır. Dünyanın neresinde yol yapan işçilere, hasta taşıyan ambulanslara, eğitim veren öğretmenlere saldıran bir terör örgütü vardır. Türkiye’dekiyle, Suriye’dekiyle, Irak’takiyle hepsi de aynı olan bu terör örgütü böylesine alçak bir yapıdır. Neymiş; o terör örgütü değilmiş. Ey Batı; SDG dediğiniz Suriye Demokratik Güçleri, bu terör örgütünün aynısıdır. Bunlarla siz bizi aldatmaya çalışıyorsunuz. Kusura bakmayın, biz bunların hepsinin temelini biliriz, hücrelerini okuruz. Dolayısıyla bunları bizlere yutturamazsınız. Bunların adresine varana kadar hepsinin künyesi bizde var. 24 saatte bir ismini değiştirseniz biz bunları tanırız. Bizde çok bunların tanımını yapan ifadeler varda onları böyle bir resmi toplantıda kullanmak işime gelmez. İkili olarak karşı karşıya otursak ona da anlatırım” dedi. 
""
""Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye ile SDG arasında arabulucu olabiliriz’ lafı doğruysa, ki bunu söyleyen kişinin haddini ve boyunu çok aşan bir beyandır bu. Siz terör örgütleri ile beraber masaya oturabilirsiniz ama Türkiye terör örgütleriyle mücadelesini Afrin'de olduğu gibi yapar. Siz yine aynen devam edin. Siz kim oluyorsunuz ki bir terör örgütü ile Türkiye arasında arabuluculuk ifadesini ağzınıza alabiliyorsunuz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, “‘YPG’ye destek garantisi verdik’ lafa bak. ‘Türkiye ile SDG arasında arabulucu olabiliriz’ lafı eğer bu şayet doğruysa, ki bunu söyleyen kişinin haddini ve boyunu çok aşan bir beyandır bu. Bizde bir söz varya gelin güvey olmak filan. Sana böyle bir görevi kim verdi? Boyunu aşan işlere girme. Bizim arabulucu ihtiyacımız yok. Türkiye'nin ne zamandan beri terör örgütleriyle bir masaya oturmak gibi sorunu var. Nereden çıkardınız bunu? Siz terör örgütleri ile beraber masaya oturabilirsiniz ama Türkiye terör örgütleriyle mücadelesini Afrin'de olduğu gibi yapar. Siz yine aynen devam edin. Siz kim oluyorsunuz ki bir terör örgütü ile Türkiye arasında arabuluculuk ifadesini ağzınıza alabiliyorsunuz” şeklinde konuştu. 

“Bu tavrından sonra Fransa'nın hiçbir terör örgütünden, hiçbir teröristten, hiçbir terör eyleminden şikayetçi olma hakkı kalmamıştır” 
“Daha kendi kirli kanlı geçmişlerinin hesabını verememiş olanlar bugün de kendilerini terör örgütleri ile yan yana tahayyül edebilirler ama Türkiye için böyle bir durum asla söz konusu değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkçemizde ‘Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu’, bu söz bu işi çok iyi tanımlıyor. Bunların arkadaşlarının YPG'liler, yani bölgemizdeki en eli kanlı, en ahlaksız, en haysiyet yoksunu, en insanlık düşmanı teröristler olduğunu gördük. Bu tavrından sonra Fransa'nın hiçbir terör örgütünden, hiçbir teröristten, hiçbir terör eyleminden şikayetçi olma hakkı kalmamıştır. Teröristlerle yatıp kalkan, hatta onları saraylarında ağırlayanlar yaptıkları yanlışı er geç anlayacaklardır. Bu teröristleri böylesine pervasızca destekleyenler ortaya çıkacak sorunların hesabını Fransa kamuoyuna vermeye de hazır olmalıdırlar. Her an bizim şu anda yaşadığımız sıkıntılar onların başına da gelebilir. Bizim bu konuda şakamızın olmadığını, en küçük bir müsamahamızın bulunmadığını anlamaları için daha ne söylememiz, ne yapmamız lazım bilmiyorum. Yıllarca kendi ülkelerindeki canileri sırf başlarından defetmek için bilinçli olarak DEAŞ saflarına yönlendirenler, şimdi evlerine dönen bu profesyonel teröristlerle ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar” açıklamasında bulundu. 

“7 tane teröristi Elize Sarayı'nda ağırlayacak kadar teröre destek olduğunuzu tescil etmiş oldunuz” 
Fransa'nın bugünlerde hararetle desteklediği PYD konusunda yaşayacakları durumun da farklı olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: 
“Suriye’den, Irak’tan canını kurtarıp kaçan teröristler Fransa'nın bu politikasından aldıkları cesaretle oraya doluştuğunda ümit ediyoruz ki bizden yardım istemeye kalkmazlar. Bizim bu konudaki gündemimiz ve tavsiyelerimiz bambaşkadır. Bize göre bundan sonra yapılması gereken bu tür gereksiz tartışmalar yerine Suriye’de ve Irak’ın kuzeyinde nasıl bir gelecek inşa edilebileceğinin Türkiye ile birlikte planlanması ve uygulanmasıdır. Biz bu konuda bizimle çalışmak isteyen herkesle görüşmeye, konuşmaya, ortak eylem planları hazırlamaya varız. Yıkılan Suriye şehirlerini nasıl yeniden ayağa kaldırabileceğimizi biz konuşalım istiyoruz. Ülkemizdeki milyonlarca sığınmacıya, mülteciye Suriye topraklarında yerleşim alanları inşa etme konusunda nasıl işbirliği yapabileceğimizi konuşalım istiyoruz. Elize’de 7 tane teröristi ağırlıyorsun da acaba Türkiye 3,5 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlarken bana da ne düşüyor diye bir sorunuz oldu mu? Kaç tane Suriyeli mülteciyi acaba Fransa’da ağırladınız, bana bunun cevabını verebilir misin? Ama 7 tane teröristi Elize Sarayı'nda ağırlayacak kadar teröre destek olduğunuzu tescil etmiş oldunuz. Her bakımdan son 7 yılı adeta gasp edilen Suriyeli kardeşlerimize yeniden nasıl aydınlık bir gelecek kurabileceğimizi konuştuk mu? Artık bizimle Suriye meselesini konuşmak isteyenler bu tür gündemlerle bizim karşımıza gelmelidir. Yoksa Suriye topraklarını teröristlerden arındırma ve Suriyelileri huzur içinde yaşayabilecekleri güvenli bölgelere kavuşturma konusundaki tavrımızı operasyonlarımızla gösterdik. Göstermeyi de sürdüreceğiz.” 

"Sürekli sözünü ettikleri Mustafa Kemal'in partisi, bununla ilgili bugünkü CHP’nin uzaktan yakından bir ilgisi kalmadığı açıktır" 
Türkiye’nin en az diğer sorunları kadar bir önemli sorununun da ana muhalefet sıkıntısı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu mesele biz ne kadar uzak durmaya çalışırsak çalışalım geliyor ayaklarımıza dolanıyor. Ana muhalefetin başındaki zat partisini öyle bir duruma düşürdü ki her ne kadar bilhassa tek parti döneminde uygulamalarını tasvip etmiyor olsak da CHP’yi geçmişiyle tamamen koparma noktasına getirdiğini görüyoruz. Sürekli sözünü ettikleri Mustafa Kemal ‘in partisi bununla ilgili bugünkü CHP’nin uzaktan yakından bir ilgisi kalmadığı açıktır. Yerli ve milli en küçük bir refleksi olmayan, kendisine bölücüleri, terör örgütü yandaşlarını ülkemize husumeti varlık sebepleri haline getirmiş tüm kesimleri yoldaş edinen bu yapı, bırakınız Mustafa Kemal’i Türkiye’nin partisi olamaz. Ağzından hakaretten, yalandan, iftiradan, çirkeflikten başka bir şey çıkmayan bu zatı muhatap alarak kendimize haksızlık ettiğimizi biliyoruz” ifadelerini kullandı. 

"Bu kişi artık tamamen siyasetin konusu olmaktan çıkıp tıbbın meselesi haline gelmiştir" 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: 
“Hezeyanlarına cevap vermeyerek kendini yok hükmünde gördüğümüzü anlamayıp haklı olduğunu düşünecek kadar derin idrak sorunları yaşayan bu kişi artık tamamen siyasetin konusu olmaktan çıkıp tıbbın meselesi haline gelmiştir. Kendisine nasıl hastalıklı bir dünya kurduğunu son grup toplantısındaki beyanlarından anlamak mümkündür. Bu kişinin sağlıklı düşünemediğini Türkiye’nin ekonomide ve yatırımlarda 3.5 kat büyüdüğü, geçtiğimiz 15 yılını karalamaya üstelik de bunu en başarılı olduğumuz enerji alanı üzerinden yapmaya çalışmasından bellidir. Bununla kalmıyor şehit yakınlarını tahrik etmek için olmadık yalanlara başvuruyor. Dün ‘sakın Afrin’e girmeyin’ diyen kendisi değilmiş gibi ‘Hiçbir zaman Afrin’e karşı gelmedik’ diyor. Kayıtlar ortada her şey ortada. Hemen arkasından da bize Ortadoğu bataklığında ne işimiz olduğunu soruyor. Bu meseledeki asıl karın ağrısını son dönemde Esed rejimiyle olan muhabbetine bakarak az çok tahmin ediyoruz. Peki bizim Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal ettiğimizi söylemesine ne buyurursunuz? Bu zat 2014 yılı Ağustos ayında Türkiye’de yaşamıyor muydu? Bunlar 14’lü koalisyon kurmadılar mı? karşılarında bir Tayyip Erdoğan vardı, Tayyip Erdoğan’ın karşısında da 14’lü bir koalisyon vardı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir başka adayı desteklemek için bu zat kapı kapı dolaşmıyor muydu? Milletimizin teveccühüyle Cumhurbaşkanı seçilip yemin etmek için Meclise gittiğimizde bunlar orada değil miydi? Herhalde bunlar bu olayların bir kısmını da kaçırdılar. Genel Kurul salonundan apar topar kaçacaklarına keşke orada bulunup da milletin iradesinin nasıl tecelli ettiğine şahit olsaydılar. Belki o zaman Cumhurbaşkanlığı koltuğunun işgal altında değil, milletin iradesinin teminatı altında olduğunu anlarlardı. İnşallah 2019 seçimlerinde sandıktan çıkan neticeye saygılı olurlar da bu tarz yanlışlara düşmezler.” 

Kılıçdaroğlu’na açtığı 250 bin liralık tazminat davası 
Kılıçdaroğlu’na açtığı 250 bin liralık tazminat davasıyla ilgili konuşan Erdoğan, “Şimdi kendisine 250 binlik bir tazminat davası açtım. Çünkü grup konuşması bunun artık yenilir yutulur bir konuşma değil ahlaksızlıkta tam bir tavan yapmış konuşma. Bu bizim ne onurumuzla ne şahsiyetimizle ne iktidar partisi olarak partimin genel başkanlığının kabullenebileceği bir ifadeler değildir. Şimdi bize düşen 2019 ile ilgili de bunlar şimdi çamura yatmaya başladılar. Boykot tartışmalarıyla yenilgilerine hezimetlerine daha şimdiden bahane uydurmaya başladılar. Ama millet iradesinden kaçış yok. Kaçarsan kaç, sandık orada. Bizim muhatabımız millettir, sandıktır. Biz meydandayız. 2019’da o sandıktan çıkacak neticeye isteselerde istemeseler de saygı duyacaklar, tabi olacaklar. Yeter ki biz milletimizle olan gönül bağımızı daha da sıkılaştıralım. Yeter ki biz alınterimizle, gayretimizle, hakkımızla o sandıktan çıkalım. Sandığı yok sayacak adamı bu millet hepten yok sayar. Bu da böyle bilinsin. Rabbim onca meselesinin arasında başına musallat olan böyle bir ana muhalefet partisini de çekmek zorunda kalan bu milletin yardımcısı olsun” dedi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.