Site Rengi

DOLAR 32,3423
EURO 35,1164
ALTIN 2.307,30
BIST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 22°C
Az Bulutlu
Eskişehir
22°C
Az Bulutlu
Cum 25°C
Cts 26°C
Paz 26°C
Pts 27°C

İşitme Kaybı İçin En Zararlı Etkenlerin Başında Gürültü Geliyor

İşitme Kaybı İçin En Zararlı Etkenlerin Başında Gürültü Geliyor
02.03.2020
A+
A-

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Odyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ş. Armağan İncesulu, işitme kaybının başladığı dönemde gecikmeden uygun şekilde işitme cihazı kullanılması gerektiğini belirterek: “Dünyada en sık görülen engellerden biri olan işitme kayıplarının yüzde 50-60’ı önlenebilir sebeplere bağlıdır” diye belirtti.

İncesulu, 3 Mart “Dünya İşitme Günü” dolayısıyla yaptığı bilgilendirici açıklamada: “İşitme önce annemizin, babamızın sesini duyduğumuz, arkadaşlarımızla iletişim kurduğumuz, hayatı öğrenirken önemli olan, sonrasında sevdiklerimizin, doğanın, müziğin ve hayatın seslerini algıladığımız bir duyumuz. Kulak kepçesinden başlayan olağanüstü kompleks yapı, iç kulak ve işitme yolları ile devam edip fonksiyonunu maksimum düzeyde yapmaktadır. Bu işlevleri gerçekleştirirken her bir noktanın farklı görevleri, farklı algıları vardır. İşitme duyusu, diğer duyularla koordineli çalışarak hayatımızı korumamızı, sürdürmemizi sağlar ve hayattan zevk almamızın anahtarıdır. Önemli bir duyu olan işitme, anne karnında başlamaktadır. İlk önce annenin sesi, alışkın olan dilde söylenen kelimeler, yeni doğan bebeğin ilgisini çeker ve bebek her duyduğu kelimeyi beynindeki işitme merkezinde kayıt altına alır. Bu sayede, büyümekte olan çocuk kendisine söylenenleri anlamaya başlar ve sonrasında da ilk kelimeleri ağzından dökülür. Bu dönemde olan işitme kaybı bu süreci kesintiye uğratacak ve dil istenen düzeyde gelişemeyecektir. Ancak ne güzeldir ki, teknolojik gelişmeler sayesinde bebekler yenidoğan döneminde işitme duyuları için değerlendirilebilmekte ve rehabilite edilebilmektedir. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı’nın ve işitme profesyonellerinin çabaları sayesinde çok güzel yürütülen Yenidoğan İşitme Tarama Programı ise doğumsal işitme kayıpları erken dönemde tanılanabilmektedir. Tanı konan bebeklere öncelikle klasik işitme cihazları uygulanmakta, sonrasında uygun vakalarda koklear implantasyon ile süreç devam etmektedir. Bu sırada özel eğitim ve aile desteği sürecin çok önemli bir parçası olmaktadır. Ailelerin yapması gereken hayati şey ise önerilen cihazları bebeğin uyanık olduğu tüm zamanlarda takmaları ve bebekleri ile işitsel-sözel iletişim kurmalarıdır. Üniversitemizde yenidoğan işitme taramasından başlayarak tüm bu süreç başarıyla gerçekleştirilmekte ve ileri derecede işitme kayıplı çocukların işitip-konuşarak hayata dahil olmaları sağlanmaktadır. Normal işitme ile doğan çocuk ve erişkinler için de işitme sağlığının korunması önemlidir. İşitme sistemi içindeki mikron düzeyindeki hücreler son derece nazik yapılardır ve farklı etkenlere bağlı kaybedilebilmekte ve maalesef yenilenememektedir. Bu nedenle korunmalıdır” diye belirtti.

İşitme kaybı için en zarar etkenlerin başında gürültü geldiğini anlatan Prof. Dr. Ş. Armağan İncesulu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Özellikle son yıllarda tüm eğlence alışkanlıklarının çok yüksek volümlü olması, gürültülü işitme yerlerinin ve trafiğin artması gibi nedenlerle iç kulağı korumak gitgide zorlaşmaktadır. Bu nedenle özellikle gençlerin gürültülü müzik konusunda dikkatli olmaları işitme sağlıkları için önem arz eder. Aynı şekilde gürültülü yerde çalışan kişilerin koruyucu önlemlere maksimum ölçüde dikkat etmesi gerekmektedir. Ayrıca çocukluk ya da erişkinlikte geçirilebilecek enfeksiyonlar da işitme kaybına neden olabilir. Bu nedenle enfeksiyonlara karşı aşılanma ve erken dönemde tedavi şarttır. Tüm toplumlarda olduğu gibi ülkemizde de yaşam süresi uzamakta ve yaşlılığa bağlı işitme kayıpları daha sık görülmektedir. Bu kayıpların da bebeklik döneminde olduğu gibi erken tanısı önemlidir. Çünkü işitme kaybı, yaşlılıkta daha sık ortaya çıkan bellek ve zihinsel yeteneklerin bozulmasını çabuklaştırabilmektedir. İşitme kaybının başladığı dönemde gecikmeden işitme profesyonellerine başvurulması ve uygun şekilde işitme cihazı kullanılması gereklidir. Dünyada en sık görülen engellerden biri olan işitme kayıplarının yüzde 50-60’ı önlenebilir sebeplere bağlıdır. Ayrıca tıp ve teknolojinin birlikteliği sayesinde işitme kaybı yerine konulabilir tek duyudur. Yerine konulabilse de bizlere düşen, bize verilen normal işitmeyi korumakta azami özenli olmamız ve bir problem çıktığında Kulak Burun Boğaz Hekimine ve Odyoloji Uzmanına başvurmamızdır. İşitme engelli annesi ve eşi nedeniyle işitme kayıpları alanında yoğun çalışan ünlü bilim adamı Alexander Graham Bell’in doğum gününe ithafen kutlanmakta olan Dünya İşitme Günü’nde herkese sağlıklı bir işitme ve esenlikler dileriz.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.