Hamaset hastalığından nedense vazgeçemiyoruz.
Masalardaki iftarlık menüsünde yok yoktu.. Hani neredeyse kuş sütü eksik. Bal tutan parmağını yalar misali akşam ezanını bekliyorlar huşu içinde. Gözler milyonluk cep telefonlarının ekranlarında. O sırada dini müzik çalıyor. İlahiler söyleniyor. İftar zamanı gelmiştir. İftar duası okunarak oruçlar açılır. Akşama kadar oruç tutanların önlerindeki menüyü bitirebilmeleri söz konusu bile olamaz. Olsun. İftarlık selfiler çekilmiştir. Facede, İnstagramda paylaşılmıştır.. Bende oradaydım demek için. İşte bizim sade muhafazakâr ve mütedeyyin kesimin ekmeğini, suyunu, çorbasını aynı sofrada paylaştığı dönemden şimdi post modern muhafazakâr mütedeyyinlerin 5 yıldızı otel de verilen iftarlıklara yükselişleri. Yeter ki balı bit tutsun, parmak nasıl yalanırmış görürsün!.. Sadece bunlarla mı sınırlıydı. İşin birde magazin boyutu da vardı. Sanatçı dümeni altında verilen iftarlar. Eminim birçoğunun ne ramazandan ne niyetten ne de iftardan haberleri var. Ama olsun. Onların da modaya kendi çaplarına uyuyor. Ellerinde utlar, kanunlar, defterler, darbukalar. Dekolte kıyafetler. Fasıllar başlıyor. Oruç açma usulleri de böyle. Bu korono virüs kapsamında alınan tedbirlerle böyle iftarlıklar görmedik ama kaçak verilen iftarlıkları da bilmiyor değiliz.. En azından bu ramazan biraz daha derli topluyuz.. Siyasi şov yapmadan da oruç tutula biliniyormuş, iftar yapıla biliniyormuş.. Ben bu durumdan çok memnunum.