Yeni Partiler
İSMET PAŞA ESKİ DÜNYANIN ARGÜMANLARI İLE...
CHP'nin içi fokurduyordu. Millet ile bağı kopmuştu. Eşraf+bürokrasi partisi haline dönüşmüştü. Millet CHP’yİ nedense bir türlü oyu ile desteklemiyordu. Burada elbette sağın CHP’ye karşı geliştirdikleri sloganlar çok etkili oluyordu.
Adalet Partisi (AP)’nin başını çektiği “Ortanın solu, Moskova’nın yolu” propagandası, sağ seçmen üzerinde çok etkili oluyordu.
'Parti içinde değişim olmalı' sesleri yükseliyordu. İsmet Paşa eski dünyanın argümanları ile siyaset yapıyor; yeniler ise daha güncel değişimleri yakalayan bir yol izliyorlardı...
O yıllar, solun Avrupa’da yavaş yavaş tırmandığı yıllardı. 1961 anayasasının getirdiği özgürlükler alanında, öğrenci hareketleri, isçi sınıfının ciddi olarak örgütlenmesi, hak ve özgürlüklerin yeniden gündemde olması, CHP’de yeni bir arayışa itiyordu.
Kısacası toplum “değişim” istiyordu.
CHP’de KARAOĞLAN GENEL BAŞKAN SEÇİLİYOR
Bülent Ecevit’in 14 Mayıs 1972’de, büyük bir coşkuyla CHP genel başkanı seçilmesinden sonra, Kemal Satır önderliğinde 58 milletvekili ve senatör bir grup (bağımsız halkçılar adı ile) CHP’den ayrılarak 4 Eylül 1972’de Cumhuriyetçi Parti'yi kurmuşlardır.
Turhan Feyzioğlu, Ecevit’in kurultayda İsmet Paşa'yı genel başkanlıktan indirmesinden sonra, partinin sola kaymasına karşı çıkan isimlerin başında geliyordu.
Ecevit, 12 Mart askeri rejime şiddetle karşı çıkıyordu. Arkasında ciddi bir sol kitle desteği vardı. Çok önemli sloganla yola çıkmıştı ve demokratik sol hareketin ilk önderliğini yapıyordu.
Toprak işleyenin, su kullananın...
Ekmek, barış, özgürlük diyordu…
Demokrasi diyordu
İnsan hakları diyordu
Örgütlenme özgürlüğü diyordu
İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, sendikalaşma özgürlüğü diyordu...
“Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzeni” öneriyordu.
Ecevit’in estirdiği bu rüzgâr, siyasal dalgalanma toplumda yeni bir umut uyandırmıştı.
Dağda, taşta her yerde “UMUDUMUZ ECEVİT” yazıyordu.
SEKİZLER ÇOK RAHATSIZ..
Bu durum, Turhan Feyzioğlu ve arkadaşlarını oldukça rahatsız ediyordu.
Muhalif 8 CHP’li ayrılma nedenlerini açıklayan bildirilerinde şu noktalara değiniyorlardı.
CHP’nin temelinde hurafecilik, marksizm, sınıf kavgası ve sosyalizm olmadığı savunuluyordu. Bu hareket tarihe 'Sekizler Hareketi' olarak geçti. Onları destekleyen 40 milletvekili ve senatör partiden istifa ettiler.
İnönü de, Ecevit karşısında kurultayı kaybedince partinin genel başkanlığından ve parti üyeliğinden, milletvekilliğinden istifa etmiş, fakat tabii senatörlükten istifa etmemiştir.
FERİT MELEN ARA REJİMİN BAŞBAKANI...
12 Mart 1971 muhtıranın da ara dönemde Ferit Melen askerler tarafından (Güven Partili) başbakan olmuştu.
Ancak, parlamentodan güvenoyu alamayarak düşürülmüştü.
Sonraları, Güven Partisi ile birleşerek Cumhuriyetçi Güven Partisi adını aldı.
CHP'NİN BAŞINA BUNLAR HEP GELDİ...
Zaman zaman askerler yaptıkları darbelerle CHP'yi, Atatürkçülük'ü kullandılar, zaman zaman da CHP’yi yok etmek için çalıştılar.
Sadece CHP’yi değil elbette...
Bütün siyaseti kuşattılar. Kendilerini destekleyen sivil görünümlü militarist destekçileri de hep vardı.
Darbeyi, vatan korumak adına yaptıklarını söyleseler de kendi çıkarları için yaptıkları, ABD devşirmesi oldukları sonraları hep ortaya çıktı.
SİYASİ İDAMLAR FELAKETİNİ YAŞATTILAR
Bu ülkeye ihanet ettiler...
İşte, CHP böyle bir parti.. Parti içinde iktidar olanlar, yörüngesinden çıkartmak istese de hacıyatmaz gibi yine doğrulmasını bilen bir siyasal organizasyon...
Baksanıza, % 25’lere çakıldı kaldı, sürekli genel seçimleri kaybetti ama genel başkan hiç değişmiyor.
Ne yukarı, ne aşağı bir tık...
Değişmeyen tek şey...
Genel başkan yardımcıları, grup başkan vekilleri, sözcüleri, merkez yönetim kurulları, parti meclisleri, hatta partinin çaycısı bile hep değişir ama değişmeyen sadece genel başkan olur!
Boşuna mı ECEVİT’ler bir karı-koca partisi olan DSP'yi kurmuştu. Kendi adına parti kurmak ve sonunda kapatıp gitmek...
İşte bütün mesele bu..
Öyle de oldu.
BİR PROJE PARTİSİ DTP.
Mesela emanetçi Hüsamettin Cindoruk’un kurduğu parti vardı: DTP.
Tansu Çiller'in, DYP’ni parçalamak için kuruldu. Siyasi mühendislik yapıldı. DYP’nden önemli sayıda milletvekili transfer edildi. 28 Şubat sürecinde askerle birlikte saf tutuldu. Millet tarafından benimsenmedi. Seçmenin iradesine ipotek konulunca millet bu harekete teveccüh etmedi.
DTP ve DYP parçalandı ve birlikte tarihten silindi.
Şimdi, ekranlarda anılarını anlatıyor.
ANADOLU PARTİSİ
TBMM 24,dönem milletvekili olan 2014 yılı ekim ayında CHP yönetimlerine karşı yaptığı eleştirilerden sonra, CHP’den istifa eden YARSAV eski başkanı Emine Ülker Tarhan tarafından 14 Kasım 2014 tarihinde kurulmuştur. Tarhan halk tarafından yeterli ilgiyi görmemiştir.
Öztürk Yılmaz da tepeden inme milletvekili yapılan isimlerden biri. 26 ve 27. Dönem Ardahan’dan genel başkan tarafından liste başına getirilmiştir. O da partisinden ayrılarak Yenilik Partisi'ni kurmuştur. Bir süre TV ekranlarında yer alıp bazı düşüncelerini aktarsa da kamuoyunda hiçbir ses getirememiştir. Kamuoyunda da tanınırlığı yoktur, bilinmemektedir. Nedeni bellidir: Toplumda karşılığın yoksa parti kurma işinden uzak duracaksın.
Ankara çevrelerinde o kadar çok gaz veren var ki... Bunlar profesyonel üfürmeklerdir. Parti kurduktan sonra, hadi bakalım pamuk eller cebe denildiğinde kimseyi bulamazsın!
Türkiye’de siyaset parayla yapılır.
Paran yoksa bu işlerden uzak duracaksın!
ABDÜLLATİF VAKASI...
Yine AK Parti'den kopan, kurucular kurulu en önemli isimlerinden biri olan Abdüllatif Şener de Tayyip Erdoğan’ı ağır bir şekilde eleştirip AK Parti'den istifa ederek şahsına ait Türkiye Partisi'ni kurmuş, halk tarafından yeterli ilgiyi görmeyince, kapatmak zorunda kalmıştır.
AK Parti'den ayrılan Ahmet Davutoğlu Gelecek Partisi'ni ve Ali Babacan da Deva Partisi'ni kurmuşlardı..
Tarihi gerçekler şunu göstermektedir. Ana kütleden kopan partiler başarılı olamamışlardır.
Her şeyin devası para, para, para...
Bülent Arınç'ın hala özgül ağırlığı var...
Dünün mağdurları, bugün mağrur olmuşlardır. Dünün mücahitleri davaya inanıyorlardı.. Sonra onlar ihalelere girdiler, sipariş ihaleler aldılar ve hep kazandılar.
Bugün müteahhit oldular..
Parayı gördüler.
Paranın gücünü gördüler.
Bu para siyaseti finanse ediyor.
3 Y deniliyordu ya...
Anladınız mı? Anlamışsınızdır her hâlde...
Ben bildim bileli Türkiye hâlâ demokrasiye geçemedi bir türlü...
Düşük profili demokrasimiz var.
Her gün yeni bir parti kuruluyor...
Bu kadar çok partinin var olduğu bir sistemde neden demokrasi olmuyor?
Çünkü demokrat değiliz başkalarını fikirlerine saygılı değiliz. Demokratik kültürden çok uzağız.
Demokrasiye inanmıyoruz.
İnanıyormuş gibi yapıyoruz!
'Demokratım
Demokratsın
Demokrat' dediğimizde, demokrasi gelir.