Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı

öğretim üyesi Prof. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner, Dünya Multiple Sklerozis (MS) Farkındalık

Günü dolayısıyla bilgilendirici bir açıklamada bulundu.

Prof. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner’in açıklaması şöyle: “Dünya MS Günü tüm dünyada

MS’i konuşmaya ve farkındalık oluşturmaya çalıştığımız bir gün. MS’in doğası, bulgularındaki

çeşitlilik, tanı ve tedavisindeki zorluklar hastalığı karmaşıklaştırabilmektedir. Ancak son 15-

20 yıl içinde gerek tanı gerekse tedavi açısından epey yol alınmıştır. Bugün MS korkulan değil

aksine erken tanı ve erken başlanan tedaviyle artık kontrol altına alınabilen bir hastalıktır.

MS yani Multiple Sklerozis, merkezi sinir sistemindeki myeline karşı bağışıklık hücrelerinin

başlattığı inflamasyon ve eşlik eden nörodejenerasyonla seyreden otoimmün bir hastalıktır.

Sıklıkla genç erişkin yaş dediğimiz 20-40 yaş arasında başlar ancak ergenlikte ve ileri yaşta da

başlayabilir. Bugün dünyada yaklaşık 3 milyon MS tanısı almış kişi yaşamaktadır. Dünya

üzerinde herhangi bir yerde, her 5 dakikada bir kişi MS tanısı almaktadır. Ülkemizde 2024

yılında yapılan epidemiyolojik çalışmada MS’in görülme sıklığı 100 binde 96.4 bulunmuştur

yani her 100 bin kişinin 96’sı MS’lidir.

Kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık görülmektedir. Ancak erkeklerde daha ciddi seyir gösterebilmektedir. MS süreğen bir hastalıktır. Bu nedenle ömür boyu ilaç kullanmayı gerektirmektedir. Tedavinin aksatılması

hastalığın seyri üzerine olumsuz etkilerde bulunmakta ve tedavide beklenen etkiyi almayı

zorlaştırmaktadır. MS tanısı alındıktan sonra tedavinin düzenli kullanılması ve doktor

kontrollerinin aksatılmaması gerekmektedir. Bu hem ilaç etkinlik ve yan etkilerinin izlenmesi

hem de ilaç değişimi gereken durumların tespit edilmesi için de önemlidir. MS genetik geçişi

%20-30 civarında olan bir hastalıktır. Her ne kadar ailesel MS vakaları görülse de sıklıkla bir

ailede tek vakalar şeklinde görmekteyiz. MS ayrıca bulaşıcı bir hastalık değildir. MS çeşitli

belirtilere yol açar.

Bunlar arasında bulanık görme, bazen görme kaybı, çift görme, kol ve bacaklarda güçsüzlük, uyuşma, karıncalanma gibi duyusal bulgular, baş dönmesi, denge ile ilgili sorunlar, mesane ve barsak belirtileri, halsizlik, yorgunluk, hafıza ile ilgili problemler yer almaktadır. Bu bulgular her hastada görülmez. Bazen tek bir bulgu olur erken tanı konularak

tedaviye başlanırsa başka belirti vermeyebilir. Bazen bir hastada bu bulgulardan birkaçı bir

arada olabilir. Bazı hastalarda zaman içinde atak dediğimiz belirtilerin tekrarladığı dönemler

olabilir. Atak dönemlerinde 3-10 gün gibi kısa süre, yüksek doz, damar yolundan, steroid

tedavisi uygulanarak bulguların iyileşmesi sağlanmaya çalışılır. Relapsing remitting MS

(RRMS) dediğimiz ve hastaların çoğunluğunda gördüğümüz tipinde ataklardan tam düzelme

sağlanırken, hastaların az diyebileceğimiz bir kısmında hastalığın ileri yıllarında ataklar tam iyileşmez. Sekonder progresif MS (SPMS) olarak adlandırdığımız bu tipinde ataklardan

iyileşememenin yanı sıra sessiz ilerleme dediğimiz özürlülükte artma olabilir. Her RRMS

hastası SPMS fazına ilerlemez. SPMS fazına dönüşümü engellemek tam mümkün olmasa da

yaşam tarzı değişikliği, sağlıklı yaşam tarzı, stresi azaltmak, sigara kullanmamak gibi ilave

düzenlemeler faydalı olmaktadır. Bazı hastalar ise hastalığın ilk yıllarından itibaren özürlülük

artışı ile seyredebilir. Bu belirtilere sahip MS’i ise primer progresif MS olarak

adlandırmaktayız. Bu tip MS 40 yaş üstü, erkek hastalarda daha sık görülmektedir. MS tanısı

klinik belirtiler ve muayene bulguları, radyolojik olarak MR’da görülen plaklar ve beyin

omurilik sıvısındaki bazı bulguların pozitifliğinin dikkatli değerlendirilmesi sonucu

konulmaktadır. MS gerek klinik bulguları gerekse MR bulguları açısından başka hastalıklarla

karışabilmektedir. Bu nedenle MS tanısının özellikle MS alanında uzman hekimlerce

konulması daha güvenilir sonuçlara imkân vermektedir. MS şüphesi taşıyan kişilerin en kısa

sürede MS uzmanına başvurması ve tanı sonrası verilen tedavileri aksatmadan kullanması,

ESOGÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Orta Doğu ve Kuzey Afrika İnme ve Nörogirişimsel Nöroloji Derneği Başkanlığına Seçildi
ESOGÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Orta Doğu ve Kuzey Afrika İnme ve Nörogirişimsel Nöroloji Derneği Başkanlığına Seçildi
İçeriği Görüntüle

MR ve laboratuvar tetkiklerinin belli periyodlarda kontrollerinin yapılması gerekmektedir.

Son yıllarda MS tedavisinde sadece MS ilacını kullanmanın yeterli olmadığı bütünsel bir

yaklaşımla tedaviye destek olunması önerilmektedir.

Sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesi böylece stresten kaçınma, diyette inflamasyonu azaltmaya yönelik beslenme, fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamaları ve spor aktiviteleri (özellikle yoga, aerobik

egzersizler, pilates gibi), sigara ve alkolden uzak durmak, D vitamini, B12 vitamini ve omega 3

desteğinin kullanılması, zihinsel faaliyetlerin artırılması hastalığın daha iyi yönetilmesine katkı

sağlamaktadır. Ayrıca gerekli olduğunda nöropatik ağrı, uyku bozukluğu, depresyon,

yorgunluk gibi durumlarda ek tedavilerin kullanılması önerilmektedir. MS farkındalığı hem

MS’li birey hem de toplumumuz için önemlidir. Çünkü farkında olursak başa çıkabiliriz,

yönetebiliriz ve yanımızdaki bir MS’liye destek olabilir onu yaşamın içinde tutabiliriz. Haydi

hep birlikte MS’i öğrenelim, MS’lileri anlayalım ve onların hayatlarına güzel dokunuşlar

yapalım.”