Medya-Siyasetçi-Para
Süha Muzaffer
Kamuoyu araştırma şirketi ORC, en başarılı Büyükşehir Belediye Başkanları araştırma sonuçlarını açıklamış. Bursa 1.sırada, Yılmaz Hocamız 2. sırada. Vallahi billahi önyargılı değilim. Hocamız 2014 seçimlerinde kelime kelime: “Artık yapacağım hiç bir şey kalmadı, en büyük projem Kazım Kurt” demişti. Aradan neredeyse 7 koca yıl geçti hala hiçbir şey yapmıyor, en büyük projesi Kazım Kurt'dan da hayatının en büyük kazığını yedi. Sizce hocamız son 2 yılda kaç gün belediyeye gitmiş olabilir veya son 1 yılda evinden kaç gün çıkmış olabilir? Elinizi vicdanınıza koyun; pandemi başladığından bugüne Büyükşehir Belediyesi hayatımızı kolaylaştırmak için ne yaptı???? Kolaylaştırmayı bırakın, bu şehirde 14 yıllık damacanalarla içme suyu içirdiler de ne oldu?Gargaraya getirdiler, sulandırdılar; sanki sorun kalabak suyunun kendisi gibi "Kalabak suyunu koruyun" dediler vs vs vs vs vs vs vs vs... Hocamız nasıl çok başarılı bulunur; buyrun o zaman... Medyanın kamuoyu oluşturma gücü, diğer bir söylemle algılarımızı kontrol etme yeteneği şüphe götürmez. Kişisel verilerimizi ellerimizle teslim ettiğimiz sosyal medya platformlarının karar alma mekanizmalarımızı yönlendirdiği, ABD’de dahi kimin seçilmesini karar verdiği bilenen gerçek hâline geldi. İşin Türkçesi; yalanı, dolanı, olmayanı en iyi pazarlayan, algılarımızı en baskılayan bize hükmeder. Mesela Eskişehir'de özgürün basınında ve bilumum dijital ve konvansiyonel basında belediyeleri eleştirmeyi bırakın en ufak bir yanlışının yazıldığını göremezsiniz. Üstüne de sayfalarından köşelerinden etik, ahlak, dürüstlük satarlarlar... Kimi zaman ben de keşke okuduğun son kitab ‘Cin Ali’ olsaydı diyorum. Google entelektüeli olsaydım, güzel ve anlamlı sözler sitelerinden alıp ben söyledim diye gururlansaydım. Belediyecilerle, kuş sütünün eksik olmadığı akşam sofralarında aslan sütünü tokuştururken dostluk pozları verseydim. Diyorum da aynaya baktığımda gördüğüm kişiye nasıl tahammül ederdim bilmiyorum. Bu ülkede gerçek basın ve gazetecilerin ortaya çıkması için kamunun ve belediyelerin reklam, tanıtım ve organizasyon adı altın da medya patronlarına akıttığı paranı önünün kesilmesi lazım. Halkın haberalma özgürlüğü için: “Siyasetçi-Medya” ilişkinin arasına kalın duvarlar çekilmesi lazım. Yargıçlar ve gazeteciler yalnız kişilerdir. Bağımsızlıklarını ve objektifliklerini kaybetmemek zorundadırlar. Onların dostları olmaz; onların dostları, vicdanları ve dürüstlükleridir. Özellikle gazetecilerin abisi, dayısı olmaz. Bu Eskişehir’de vizyonsuzlukla suçladığı belediye başkanına, köşe değişince övgüler düzen “Abi” diyen yazar-çizer gördük. Rakı sofralarında belediyecilerle, iş adamları ile dostluk pekiştirenleri de gördük. İstediğinize dayı, amca deyin; istediğinizle akşam sofralarında dostluk pekiştirin fakat sonra oturduğunuz köşelerden doğruluk, etik, dürüstlük falan filan satmayın. Meşhur laf vardır: “Cin olmadan şeytan çarpmaya kalkmayın. Şurada 40 kişiyiz kırkımızda birbirimizi biliriz”
Yorumlar
Trend Haberler
Tırnak kabusu 1 saatlik ameliyat ile sona erdi
Nebi Hatipoğlu'ndan TOKİ Müjdesi
’Eskişehir Sosyal Konut Projesi’ başvuruları başladı
Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin Terasında Safran Hasadı!
Beylikova Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nden hayvancılığa destek
Yabancı uyruklu kız çocuğunu taciz eden muavin adliyede