2019 dan beri neredeyse 6 yıl İBB yi yönetti…

Kendinden önceki (1994-2019) 25 yıllık dönem ile ilgili bütün bilgi ve belgeye sahiptiler…

Bir tek yolsuzluk, suç dosyası çıkaramadılar, ancak israf(?) diyebildiler…

Sonra…..

Türkiye'nin siyasi sahnesinde deprem etkisi yaratan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması, dün mahkemeye sunulan 3 bin 900 sayfalık iddianameyle yeni bir evreye girdi…

Tutuklu eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "çıkar amaçlı suç örgütü kurma ve yönetme" suçlamasıyla 828 yıldan 2 bin 352 yıla kadar hapis talebiyle karşı karşıya…

Savcılık, 402 şüpheliyi kapsayan bu devasa dosyada İmamoğlu'nu "örgütün kurucusu ve lideri" olarak konumlandırıyor; rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, dolandırıcılık, suç geliri aklama gibi 142 ayrı eylemle kamu zararını 160 milyar TL olarak hesaplıyor…

CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenen İmamoğlu'nun bu "ahtapot kolları gibi" yayılan suç ağı iddiası, sadece bir belediye başkanını değil, partiyi de hedef tahtasına oturtuyor…

Peki, CHP bu yükün altında ezilmeden ayakta kalabilir mi?…

Kısa cevap: Hayır….

Ve bu dava "siyasi" diye etiketlenerek savuşturulabilecek bir mesele değil.

Öncelikle, iddianamenin hacmine ve içeriğine bakalım….

3 bin 900 sayfa, Cumhuriyet tarihinin en kalın soruşturma dosyalarından biri…

Bu, bir roman değil, bir suç ansiklopedisi…

Savcılık, örgütün 2015'te Beylikdüzü'nde başladığını, İmamoğlu'nun CHP'yi "ele geçirme" ve cumhurbaşkanlığı fonu oluşturma amacıyla örgütlendiğini iddia ediyor…

Rüşvetten 47 kez, irtikaptan 9 kez, dolandırıcılıktan 39 kez...

Liste uzadıkça uzuyor…

Gizli tanıklar, itirafçılar (76 kişi etkin pişmanlık vermiş), fiziki deliller, ses kayıtları – hepsi dosyada…

Kamu zararı hesapları bile ürkütücü: 10 yılda 160 milyar TL, 24 milyon dolar, 95 taşınmaz…

Metro projelerinden kaçak hafriyat dökümüne, ihalelerden kişisel veri ihlallerine kadar her şey belgelenmiş…

Bu, bir "kumpas" değil; somut bir delil yığını.

CHP'nin tepkisi ise klasik: "Siyasi operasyon!"…

Genel Başkan Özgür Özel, iddianameyi "darbecilerin muhtırası" diye niteledi; İmamoğlu ise "iftira ve kumpas" diyerek TBMM'yi göreve çağırdı….

Ama bu söylem, CHP'yi bir yere götürmüyor...

Neden mi?..

Çünkü 3 bin 900 sayfa suçlamayı "siyasi" diye geçiştirmek, halkın zekasına hakaret…

Seçmen, rüşvet iddialarını "darbe" diye yutmaz…

Hele ki dosya, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı görüntülerini bile delil olarak sunuyorsa – kongrede İmamoğlu'nun etrafındaki isimlerin "örgüt mensubu" diye işaretlendiği bir video kaydı…

Bu, partiyi "suç ortağı" konumuna düşürüyor; İstanbul il binasının "suç geliriyle alındığı" iddiası bile Yargıtay'a kapatma davası için zemin hazırlıyor.

CHP, bu yükü taşıyamayacak kadar kırılgan…

Parti, aylardır İmamoğlu'nu "kurtarıcı" diye pazarladı; ön seçimle cumhurbaşkanı adayı yaptılar, ama şimdi o aday "örgüt lideri" damgası yemiş…

Savunmak mı?..

Mümkün değil…

Rüşvet ve dolandırıcılık suçlamalarını nasıl karşılayacaksınız?..

"Siyasi kin" diye?..

Bu, 160 milyar TL'lik zararı açıklamaz; aksine, partiyi "yolsuzluk ağı" algısına mahkûm eder…

Hatırlayın, 2019 yerel seçimlerinde İBB'yi "temizlik" vaadiyle kazandılar; şimdi dosya, belediye iştiraklerindeki usulsüzlükleri ifşa ediyor…

Fatih Keleş, Murat Ongun gibi isimler "yönetici" diye listelenmiş – bunlar CHP'nin omurgası.

Savunma stratejisi çökmüş: Ne delil çürütme ne de tanık sorgulama, sadece "mağduriyet" narası.

Bu, AK Parti'nin elini güçlendirir; Erdoğan, "Bakın, muhalefet bataklıkta" diyecek ve seçmen konsolidasyonu artacak…

Dahası, CHP'nin iç dinamikleri bu iddianameyi kaldıramaz.

Özgür Özel'in liderliği zaten sallantıda; İmamoğlu'nun tutukluluğu partiyi böldü, şimdi "CHP'yi ele geçirme" iddiası muhalif kanatları ayağa kaldırır…

Beylikdüzü ve Şişli belediye başkanları bile dosyada – il teşkilatı felç olur…

Parti, "siyasi dava" diye mitingler düzenleyebilir, ama 3 bin 900 sayfa belge karşısında bu, fırtınaya karşı kâğıt fırlatmak gibi…

Halk, somut delillere inanır; "kapatma ihbarı" bile olsa, rüşvet görüntüleri (İstanbul il binası para sahneleri) viral olur…

CHP, bu yükle 2028 seçimlerine giremez; moral çöküşü, oy kaybı, iç hesaplaşma kaçınılmaz…

Sonuç?…

Bu dava, CHP'yi savunmasız bırakıyor.

"Siyasi" etiketi, yükü hafifletmez; aksine, partiyi "suçlu" gibi gösterir….

İmamoğlu'nun kaderi belirsiz – seri yargılama talebiyle mahkeme iki haftada karar verecek – ama CHP'nin geleceği karanlık…

Belki bir "temizlik" operasyonuyla kurtulurlar, ama şu anki stratejiyle bir yere varamazlar….

Türkiye siyaseti, delillerle değil algılarla döner; ve bu algı, CHP'yi ezer geçer…

Bakalım, kırmızı kartı kim çekecek?