Son günlerde Üsküdar Belediyesi üzerinden yaşanan tartışmalar, ülkemizde uzun süredir devam eden bir ikiyüzlülüğü bir kez daha gözler önüne serdi.
AK Partili Eski Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, yeni CHP'li Başkan Sinem Dedetaş'ı makam aracını köpeğine tahsis etmekle eleştirdi. Fotoğraflar paylaşıldı, tepkiler yükseldi. Haklı bir eleştiri gibi görünebilir ilk bakışta: Milletin parasıyla alınan araç, bir köpeğin gezdirilmesine mi ayrılacak?
Ama durun bir dakika. Bu eleştiriyi yapan Hilmi Bey'in kendi dönemine bakalım. Görevdeyken, 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'nde belediyeye ait Valide Sultan gemisiyle evcil hayvan sahiplerine ve köpeklerine özel Boğaz turu düzenlemişti. "Minik Dostunu Al Gel" etkinliğiyle, belediye kaynakları kullanılarak hayvanseverlere jest yapılmıştı.
Hatta sel felaketinden kurtarılan bir köpek özel davetli olmuştu. O zamanlar bu, "hayvanseverlik" olarak alkışlanıyordu. Şimdi ise aynı kaynakların benzer şekilde kullanılması "hakaret" mi oluyor?
Mehmet Ali Önel'in o meşhur tespiti burada tam yerine oturuyor: "Yok birbirinizden farkınız!" Bir tarafta makam aracı köpeğe tahsis ediliyor, diğer tarafta belediye gemisi köpeklere. İkisi de kamu kaynağıyla, ikisi de belirli bir kitlenin –o çok ses getiren "hayvansever" lobinin– hoşuna gidecek şekilde harcanıyor. Peki ya fakir fukara? Peki ya sokaklarda ekmek parası için didinen Üsküdarlılar? Onların hakkı, bu tür "jest"lere mi kurban edilecek?
Gerçek hayvanseverlik, hayvanları korumak, kısırlaştırmak, barınaklar yapmak ve başıboş köpek sorununu kökten çözmekten geçer. Ama bizde iş, hayvanseverliği hayvanperestliğe çevirmeye vardı. Hayvanı insandan üstün tutmak, kamu kaynaklarını onların konforuna harcamak, hatta sokak hayvanı sorununu görmezden gelerek insanları tehlikeye atmak... Bu mu merhamet? Bu mu adalet?
Başta başıboş köpek sorunu olmak üzere, hayvan hakları meselesi Türkiye'de ideolojik bir silaha dönüştü. Bir kesim, köpekleri "kutsal" ilan edip toplanmalarına karşı çıkıyor; diğer kesim ise popülist jestlerle oy devşirmeye çalışıyor. Ortada kalan ise vatandaş: Saldırıya uğrayan çocuklar, korkudan sokağa çıkamayan yaşlılar, kaynakları boşa harcanan vergi mükellefleri.
Siyasetçilerimiz, lütfen şu ikiyüzlülüğü bırakın. Hayvanseverlik güzel bir şey, ama onu istismara çevirmeyin. Kamu kaynaklarını hayvanperestlik gösterilerine değil, gerçek sorunlara harcadığınızda görelim farkınızı. Yoksa, hakikaten "yok birbirinizden farkınız!"