Murat KESKİN. 9 Haziran 2021 tarihli köşesinde Çok güzel yazmış. Yazısından bir bölümü alıntılıyorum. “Ateş’in etkisiz kaldığı, gerekli gayreti göstermediğine yönelik eleştiriler başı çekiyor.
Hemen her konuda, ‘maddi imkânsızlıkların’ arkasına sığınması bir diğer faktör.
Üçüncü olarak ‘Benim bildiğim şeyleri bana söylemeyin’ ifadeleriyle ortaya koyduğu tavırda söz konusu ayrışmanın bir diğer nedeni.
İl Başkanı Ateş’in, Genel Başkanı Ali Babacan’ın “merkez parti” söylemlerine aykırı açıklamalarda bulunması da, tansiyonunyükselten etkenlerden biri olmuş durumda.
Tüm bu faktörler İl Başkanı ATEŞ ile teşkilat arasındaki uyumsuzluğun nedenleri olarak öne çıkıyor.
Oysa daha önceleri de ifade ettiğimiz üzere,İsmail Haşim Ateş oldukça deneyimli bir siyasetçi.
1999-2004 yılları arasında Odunpazarı Belediye Başkanlığı görevini yürüttü. O yıllarda DSP’liydi”
Genel hatlarıyla çok güzel bir yazı.
Belki tamamlayıcı olsun diye hatırlatmada bulunayım, katkım olsun diye alıntıyı yaptım.
CİHAN YILDIRIM HEM NALINA HEM MIHINA VURUYOR.. Cihan ‘da Haşim ateşi deneyimli kategorisinde değrlendirenlerden? Cihan Yıldırım’da Haşim Ateş’i eleştirmeye başlayanlardan bir gazeteci. Deva partisinde İLBaşkanı atanmadan önce, beraber oturup en azından çay içmişlikleri, yedikleri içtikleri var. Kısacası dostlukları var. Anadolu gazetesindeyken yaptığı röportajı var. Cihan’ında Haşim Ateş’in, Deva’ ya il Başkanı atandıktan sonra, İsmail Haşim Ateşin Başkanlığında politikada yeni bir heyecan getirebileceği umutları vardı. Destek te verdi. Zaman zaman akıl da verdi. Belli ki Cihan Yıldırımda, Deva il başkanlığını yürüten İsmail Haşim Ateş ten umutlarını yitirmek üzere olanlardan. Programında bakın ne diyor!. Devada gördük bunu diye başlıyor sözlerine. Deva kuruldu. Şehrin İsmail Haşim Ateş, burada şehrin en tecrübeli siyasetçilerinden birisi tarafından kuruldu. Çok çok büyük bir beklentileri vardı. Bugün kendi içerisinde toplanamayan bir parti. İsmail Haşim Ateş’in yanında iki üç kişi kalmış. Bütün ziyaretleri onlarla yapıyor. Görüntü kenetlenmenmiş bir görünümde. Yeni bir parti için sıkıntılı bir durum. Ne oldu ortada hiç bir şey yok. Ekipleri dağılmış. Bayramda bile bir araya gelemeyen diye sözlerine devam ediyor. Cihan’ın yanılgısı şurada. Haşim Ateş bir örgütsel faaliyet içerisinde yer almadı. Belki de tecrübesi olmayan siyasetçilerden birisi. Bunu bazı köşe yazarları da yapıyor. İsmail Haşim Ateş’i gündeme taşıyan isim ise Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’dir.O dönemleri bilemeyebilir!
Nokta. HAŞİM ATEŞ DENEYİMLİMİ? Haşim Ateş’in, “dört partiyi” tavaf etmesi onun deneyim kazandığı anlamına gelmez. Deneyim ise, “teşkilatçılıktan ve her kademede çalışmayla” kazanırsınız!. HaşimAteş teşkilatçılık nedir bilmez! Teşkilatçılıktan dahiçbir zaman gelmemiştir. Teşkilatçılıktan gelme, başka bir şeydir. Örnek; AK Partide, Tacettin Sarıoğlu teşkilatçılıktan gelmediği için ne olduğunu anlamadan bir anda kendini kulvarın dışında buldu. Faruk Karaçay teşkilatçılıktan gelmediği için,“2004 adaylığıyla” kaldı. Ne ismini bilen var nede soran? Keza, Hasan Gönen. Hani nerede kaldı Osman Yüksel? DSP genel başkanı Zeki Sezer? Nerede kaldı Mahmut Erdir? Nerede kaldı Muharrem Tozçöken? Nerede kaldı Vedat Yücesan? Nerede kaldı Murat Sönmez? İsmi aklımıza gelmeyen yüzlerce isim vardır böyle. Ama en önemli isim seversiniz, sevmezsiniz, “İğne ile kuyu kazar misali büyük bir sabırla emek veren teşkilatlardan gelen sadece,“Kazım KURT “ vardır. Hem milletvekilliği, hem de AK Partinin Odunpazarı’ n daki kalesini üst üste iki dönem almasını bilmiştir. Hem de, Millet ittifakının kanadında olan “İYİ” parti aday çıkartmasınarağmen. Hani Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim edelim. HOCAYI DİNLEMEMEK MESELESİ. Haşim ATEŞ’ in, DSP’ den CHP’ye geçme gerekçesi ise, Yılmaz Büyükerşen’le yaptığı sürekli tartışmalar nedeniyledir. Yılmaz hoca onu şube müdürü olarak görüyordu. Emir kuluolmasını, kayıtsız şartsız biat etmesini istiyordu. Vedat Yücesan, 3 Kasım 2002 yılında yapılan milletvekilliği seçimlerinde CHP milletvekili olarak seçilmişti. CHP’nin Belediyesi yoktu. Ateş’in Yılmaz hocayla meclislerde yaptığı serttartışmalar, basının manşetlerinde yer almaya başlamıştı. Arkasında, DSP’nin örgütsel desteği de hiç yoktu. DSP genel merkezi, Yılmaz Büyükerşen ne söylerse onu yapıyordu. Ateş’in çalışmaları engellemeye başlamışlardı. Haşim Ateş daha çok “toydu” ve politikayı da bilmiyordu. Yola birlikte ona destek veren arkadaşlarını bir kenara iterek, yolda bulduklarını yanına almıştı. İşte ilk yanlışı buydu! İlerleyen zaman içinde, nasıl bir kazıkyiyeceğini nereden bilsin? Çünkü “ilk kazığı dostlarına o atmıştı”. Kazık atarsan bir gün gelir sana da kazık atarlar. Men dakka dukka.. (Devamı yarın)